Liselere Geçiş Sınavı (LGS) için geri sayım başladı. Yaklaşık olarak bir yıldır süren yoğun hazırlıkların meyvesinin alınma vakti geldi. Gösterilen çaba ve gayretlerin neticesinde, hayallerindeki okula biraz daha yaklaşmış olmanın verdiği heyecanla birlikte, hem ailelerde hem de çocuklarda stres düzeyi artmaya başladı.
Tabii ki herkesin bu duruma aynı tepkiyi vermesini beklemiyoruz. Bazı aileler ve çocukları için sınav eğitimin doğal bir parçasıyken, bazıları için kaygı uyandırıcı olabilmekte.
Maalesef sınav performansını etkileyen en önemli unsurlardan biridir kaygının yüksek oluşu. Başarısız olma korkusuna kaygı düzeyinin artması da eklenince çocuklarda mevcut bilgiyi sınav anında kullanamama gibi bir durumla karşılaşılabilir.
Sınav kaygısı gösteren çocuklar, sınavdan birkaç dakika önce ya da sınav anında birtakım bedensel , zihinsel ve psikolojik belirtiler gösterirler. Bedensel tepki olarak ellerde titreme, kalp çarpıntısı, üşüme ,terleme, solunumun hızlanması, mide bulantısı, karın ağrısı görülebilirken, zihinsel olarak sınava odaklanamama ve okuduğunu anlamakta güçlük çekme gibi zihinsel dağınıklık diyebileceğimiz belirtiler gözlenebilir.
Sınav kaygısı neden olur?
Çocuklar sınavda gösterecekleri başarının kendilerine verilen değeri etkileyeceğini, yani, alacakları sonucun onların kişiliğini ve benliğini değerli ya da değersiz kılma ihtimali olduğunu düşünüyorsa, kaygı düzeyi normalin üzerine çıkar.
Çünkü, çocuğun sınava yüklediği anlam sınav kaygısının oluşumunda, ailelerin sınava yaklaşımı ise öğrencinin sınava yüklediği anlamda büyük pay sahibidir.
Oysa ki öğrencinin, sınavın ölçtüğü şeyin sadece mevcut bilgisi ve çabası olduğunu bilmesi gerekir. Bu şekilde düşünmesi, sınavda istediği neticeyi alamasa bile özsaygısına zarar vermez. Kendisini ve kişiliğini yeterli ya da yetersiz hissetmesine neden olmaz.
Öğrencilerin yüksek kaygı yaşamamaları için, ailelerin sınava bakış açısı ve çocuklarına yaklaşımı oldukça önemlidir.
Aileler çocuklarına, girdiklerin sınavın sonucu ne olursa olsun değerli olduklarını hissettirmelidirler. Bunun için de çocuklarının göstermiş olduğu çabaya vurgu yaparak, onları takdir etmelidirler. Sıklıkla gayretini gördüklerini ve bunun her şeyden daha önemli olduğunu söylemelidirler. Takdir gören çocuğun özsaygısı ve özgüveni gelişir, kendisini iyi hissederek sınav kaygısıyla daha rahat baş eder. Ancak aileler güven verme adına çocuklarına “ sana güveniyorum”,” kesin kazanacaksın” gibi söylemlerde bulunmaktan da kaçınmalıdırlar. Çünkü bu tip ifadeler de stres düzeyini yukarı çıkarır. Bunun yerine “emek verdiğini görüyorum ve takdir ediyorum, hiçbir emek karşılıksız kalmaz bunu unutma “ gibi bir yaklaşımda bulunmaları çocuklar için daha motive edici olacaktır.
Sınav kaygısını oluşturan unsurlardan biri de, çocuktan var olan yeteneklerinin üzerinde bir beklenti içerisinde olmaktır. Gerçekci olmayan , gücünün üzerinde bir başarı beklenen çocuk, bunu yerine getirememe korkusuyla aşırı derecede stres yaşar. Halbuki ona ulaşabileceği hedefler sunmak çocuğun kendine güvenini ve motivasyonunu artırır.
Yine sıklıkla yapılan yanlışlardan biri de ailelerin çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamalarıdır. “Komşunun çocuğu gece gündüz çalışıyor”,”şu okulu kazandı” , “sen bu çalışmayla ne yapacaksın bakalım” gibi söylemlerle çocuklarını çalışmaya teşvik edeceklerini sanmaları büyük bir hatadır. Bu tip karşılaştırmalar onların ancak moralini bozar ve neticede kaygılarını artırır.
Sınav Akşamı Ve Sınav Günü
Sınav günü çok yaklaştı ve birkaç hatırlatma yapmakta fayda var.
Sınav akşamı anne babaların mümkün olduğunca rahat ve doğal davranması, sıradan bir günmüş gibi mevcut rutinlerini gerçekleştirmeleri önemlidir. Bazen ebeveynler çocuklarından daha stresli olabilir ve panik haller sergileyebilirler. Kaygı bulaşıcıdır ve anne babadaki stres çocuğun da kaygı duymasına neden olabilir. Bu nedenle heyecan ve streslerini çocuklarına yansıtmamak için gayret göstermelerinde fayda vardır.
Yine sınav akşamları yapılan yanlışlardan biri de, yakın çevre ve akrabaların başarı dileklerini sunmak için, sınava girecek öğrenciyi telefonla arayıp, “yapacaksın”, “kesin kazanacaksın” gibi iyi dilek ve temennilerde bulunmalarıdır. Halbuki bu tip aramalar ve söylemler çocuğun daha fazla tedirgin ve telaşlı olmasına neden olur. Aileler bu tarzda telefonlara çocuklarını maruz bırakmamalıdırlar. Olağanüstü bir gece yaratmayıp daha rahat bir uyku için mümkün olduğunca sıradan bir akşam geçirmelerine gayret sarfetmeleri çocuklar için rahatlatıcı olacaktır.
Sınava az bir zaman kaldığını düşünerek çocuklarının normalden daha kaygılı olduğunu gözlemleyen aileler, öncelikle bu durumu okullarının rehber öğretmeniyle paylaşmalı ve onun tavsiyeleri doğrultusunda bir yaklaşım sergilemelidirler. Bu sayede gecikmeden öğrencinin daha rahat bir şekilde sınava girmesi sağlanabilir.
Derya Öncü ailesi olarak LGS ye girecek tüm öğrencilere başarılar diliyoruz.
Psikolog Kaniye Ayer
Derya Öncü Koleji - Ortaokul Rehber Öğretmen
Öğretmenimiz Psikolog Kaniye AYER 'in "LGS SINAVI ÖNCESİ TAVSİYELER" videosunu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.