Kubbede hoş bir sâdâ bırakan şairlerin şiirlerine hayat veren sesler gibi biz de kalbimize ve aklımıza, kanat çırpan kuşlar olmaya geldik. Felsefe, Pisagor'un dediği gibi hikmeti sevmekse eğer musîkî Hz. Dâvûd'un ilmi ve sanatıysa, felsefenin zihin dünyamızın engin denizlerini aşıp mana dünyamıza, kalbimize, gönlümüze, ruhumuzun gizli kapaklı köşelerine nakış nakış, ilmek ilmek, nota nota iç içe geçebileceğini göstermeye geldik.
Felsefe dersi ve müzik kulübü biraraya gelerek 11A sınıfı öğrencilerinden Kayra Merve Gönen'in hazırladığı okul panomuzla "Ne yaparsan yap; ama kalbi olan bir iş yap" diyen Sovyet şair Mayakovski gibi işimizi kalbimizle yapmaya; "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul" diyen Yahya Kemal Beyatlı gibi parçayı değil bütünü görmeye, Yunus Emre'nin Tefani Sırrı'na ermesi gibi zihne ve gönle hayat olup, ışık tutmaya geldik.